sokak günlükleri.

düşünmüyordum artık. plan yapmıyor, hissetmiyordum.barınmak için duvarlara gerek yok diyordum. mutfağa, banyoya, kapıya..  çimler vardı evsizlerin yatağı. gitarlar vardı. güzel çalan dostlar vardı. sesleri vardı. güzeldi hepsi. yüzler vardı aralarda tanınmayan. eşlik eden tanınmayan sesler.gözler vardı karanlıkta izleyen. yudumlar vardı bitmeyen.gittikçe çoğalan insanlar vardı çevremizde. rüzgara direnen vücut sıcaklığım vardı. uyuyanlar vardı.
ben vardım izleyen. 


gitme isteği anlık bastırınca kalkma eylemi,
koşmayla orantılı oldu.
koştum.kaçtım.
uzaklaştım.
girdim ara sokaklara.

her bir köşe uyuyan serkeşlerle doluydu. önemli olan uyumayanlardı.  dikkat et dedi iç ses. dikkat et ruhuna, dikkat et neyin varsa ortalığa dökülmesin... korku sızıntılar halinde yayılmaya başlıyordu tabi her adımda. en fazla tehlikenin sonunda ölüm vardır dedim karşılık olarak..yürü.devam et yürü..yürü.. kimse görmeden yürü minik adımlarla..


"pislik dolu dışarısı! diye çemkiren ebeveynlerin tam olarak söylemek istediği noktadaydım. tam ortasında..sokağın en çirkin olduğu zamanda. kişilerin insan olmadığı karanlıkta.
en kötülerin kaldığı, tehlikenin saatindeydim. içinde evimi taşıdığım çantamla.

görüp geçirmemiş olanların öğretilerinden yada önceden görmüş olanların sözcüklerinden çok kendi gözlerimin tanıklığı tarafından ikna edilmeye açıktım. deniyordum yine.yinee.
farklı bir şeyler arıyordum sanki. sesler vardı eğlenceden arta kalan. ve bir artıktan farksız insanlar vardı savrulan. yaşamın dibinde hisseden insanlar...oysaki sadece şişenin dibinde kalanlar.
yanlış yerde olduğumu bakışlarıyla söyleyenler, adımlarımı kestiğimde detaylı anlatacak olanlar. aslında gündüz gerçekten insanlar..

pek çok şey hayal ederdim. mesela pırıl pırıl parlayacağımı.. iyi biri olacağımı. bir zirvenin doruğunda, gözlerden uzak, bulutlar arasında oturup dünyayı döndüren tekerleği çevireceğimi hayal ederdim. ben ne gündüz güneştim ne de gece karanlık.
 hiçbir şey.
minik adımlarım kendinden emin, sezgisel olduğu kadar plansız ilerlerken, hesapta olmayan el koluma yapıştı.

paçalarımdan sızan korku, çekmesi gerekeni, tehlikeyi çekti..
uyumayanlardan. gece içi karanlıkla dolanlardan, arka kalanlardan birini çekti paçalarımdan sızan korku.
"neeereye" dedi.
hislerim durdu.zihnim aritmetik düşünmeye başlarken; "hırsız! ne çaldın onlardan. hırsız!!" dedi bana beyni uyuşmuş olan insancık.
"çalmadım ben birşey git başımdan" derken adımlarım tekliyordu eli hala kolumda olduğu için.
"gördüm seni, koşarak kaçtın arkadaşlarının yanından, yerden bir şeyler aldın attın çantana. kaçtın hırsız!!"
bilmiyordu ki saatler önce telefonum çalınmış kendi gibi uyuşmuş beyinliler tarafından. bilmiyor ki mağdurum. bilmiyor ki yüzüme bakarken zihnini çürütebileceğimi. bilmiyor ki onu koşturacağımı.
bilmiyoruz ki kaçtığım dostlarımın beni arayacağını. deniyoruz.
"bırak kolumu, hadisene hadi koşalım dedim geliyorlar!!"
bilmiyor uyuşmuş zihni; koştuğunda bedeni  nefesi ile birlikte uyuşacak. dursaydı eğer kazanacaktı belki.
hesapta olmayanları,
uyandırdım bütün uyuyanları.
son şans ve artık ben koştum. koştum yine ruhum çıkana dek..
geride bıraktıkça hızlandım... hızlandı zihnim, bedenim, düşüncelerim, ayaklarım. koştum.koştum..nefesim ayaklarımla senkroni kurmuş, hislerim düşüncelerimle alışveriş yaparken kahkahalar içinde bukez ayaklarıma "güvenli bir yer olsun lütfen" diye komut verdim.
caddenin sonunda, köşeyi dönmek üzere olan, bıraktığım arkadaşlarımdan birini gördüm  ki

düştüm.
yavaş dedi biri.
ardından diğeri.
bedenim dedim ilerde.
sesim fısıltı kalırken kulaklarında, çevirdikleri kafalar yavaş kaldı.
yetişti ruhum bedene.

aydınlandı kaldırımlar, kirli sokaklar. bir şey olmamış gibi. gösterdi kendini güneş.
yüzler.
gülümsediğim arkadaşlarım.
nefeslerinden sızan rahatlıkla gülümsüyorlardı. boyoz dedim ne güzel. buymuş aradığım..acıkmışım..








Bumerang - Yazarkafe

Popular Posts