özetleyecek olursak
Yazdım, okumadılar.. görmediler.. karaladılar..sustular.. çaldılar..attılar. Kendimi sorgulamak adına düşündürdüler. Küsmedim ama artık oynamadım.
Ne zaman ki şu beyaz sayfalardan uzaklaştım; nefes alış-verişim değişti, kelimeler uzaklaştı, harfler bir bir terk etti. Yazmayı unutunca, konuşan iç sesler de sustu. Sonra ne mi oldu, sonrası dilsizlik, ebedi sessizlik. Dilin peçesinin ardından içini göstermeye çalışmak, sahtelikti. Dilsizlik insanın en doğal haliydi. Dilsizlik aslında insanın kendi teni gibi çıplaktı; kelimelerle giyinmek sahteydi. İnsan kelimeler olmadan kendine yetebilmeliydi. Aslına bakılacak olursa, kelimeler değil, kelimelerin hayaletleriydi korkutan. Kişilerdi. Gözlerimi kapatınca seslere, umarsız düşüncelere öyle yumar gibi değil, dünyaya kilitler gibi kapadım. İçim boş, uçurumlar kadar boş dinledim kendi hayaletimi fakat yazamadım. Düşünemedim.Ben ne zaman yazamadım; işte o zaman ben-likten çıktım.
Ne zaman ki beni küçülttüler; aslında yazmak için bahanemi verdiler fakat ben yazamadım. Daha kendimi taşıyamazsan hırs yüklediler tonla. Kaldıramadım. Çünkü sanatçı; sanatçı ise hırs ile değil ilham doldurmalıydı ceplerine, anlatamadım. Anlamak istemediler çünkü kendi hiç-likleri yeterince ağırdı. Maskeleri bedenlerine yapışmış kişilerin, ruhlarından dökülen cümleleri dilsiz ederken küçülttüler beni, yazamadım. işte o zaman, ben-likten çıktım.
"Dünya özgürce sunacaktır kendini sana... Maskesinden sıyrılmak için başka seçeneği yok, huşu içinde yuvarlanacaktır ayaklarının dibine" dedi kafka. Bekledim ben ve hayaletlerim. Geçtikçe zaman, ilerledikçe hiç-lik, dünya; ben oldum, kendimi bana sundum. Ortaya çıkan; sevgiydi.
Sevgi ve gerçeklik bütündü. Gerçeklik; bir şeylerin farkında olduğunda ve bunu öğretici bir yaşama sürdüğünde varolurdu. Biliyordum. Fakat yazamıyordum!
İnsanların ördükleri kişiliklerine ters düştüğünde; egolarına hitap etmez isen yazmanı, çizmeni, dinlemeni, görmeni, anlamanı istemezler. Kafes olur özgür zihnini kitleyerek egolarını beslerler. Farkındaydım. Açığa çıkarmalı! diyerek kitlenmiş dili çözmek için 'yazamamayı' anlattım. Yazamıyorum! derken birbirini takip eden cümleler ile kabardım.
Eğer bir işi yapıyorsan tam yapmalısın!
bir -yazamamak- kelimesine kırk-iki cümle sığdırdım.
Sanırım birazda olsa rahatladım.
Popular Posts
-
" E vvel zaman içinde, güzeller güzeli.." diye okumaya başladı ufaklık kitabını.. Minicik elleri yüreği kadar güçlü, diğer...
-
15. Istanbul bianeli komsu etkinligi together2 #openstudio benimde katılımcı olduğum 9 sanatçı ile birlikte 2 ekim'e kadar ...
-
kusmuklu bir yazı bu. kelimeleri karışmış, tadı hisleri bulanmış. rengi siyah, kokusu keskin. bilememeyi kusuyoruz. söylesenize tedirgin ol...
-
Etrafıma baktım, kimse yok. İnsanlar yok. Sanki ilk kez haberim oluyormuş gibi tek kaşımı kaldırdım. Evde yalnızım sanırım dedim. Oradak...
-
yelkovan akrebi kovaladı. günler ay oldu..sonsuz zamanda, sınırlar içerisinde bedenimiz vardı a noktasından b noktasına gidebilen, zihnimiz...
-
Ada bugün benim ama benden daha güzel.. Sahibi yok. Ben varım, kocaman bir ben. Sanırım nehir'i bulduğum en güzel yer . Mutluyu...
-
İki üstat, benim iki navigasyon.. deniz sağdıç, bahri genç