Bir Nevi Pilot Mutluluk





"Evvel zaman içinde, güzeller güzeli.." diye okumaya başladı ufaklık kitabını.. Minicik elleri yüreği kadar güçlü, diğer bütün uzuvları gibi kibardı. Sayfalara dokunurken, gözleri okuduğu kelimeleri idrak edemiyordu. Heyecanlıydı. Her çocuk gibi, yapılan her gizli iş ona oyun geliyordu. Kitabı gizlice bulduğunu zannediyordu. 'Gizli' olduğu için almış okumaya yelteniyordu. Yoksa sevmezdi okumayı-yazmayı, oyunlar varken! Bilmiyordu ki; annesi odasının kapısını açık bırakıp, kitabı  kutuya, kutuyu ise bilerek yatağın kenarına yarı aralık bırakacak.

   Ama annesi biliyordu; Ufaklık uyanır uyanmaz, tuvalete yönelecek. Karşı odanın kapısının her zamankinden farklı olarak açık bırakılması dikkatini çekecek. Kapıya doğru minik, suratını andıran ayaklarıyla yürüdüğünde yatak kenarında kırmızı kutuya gözü ilişecek. Tedirgin yaklaşırken kalbi hızlanacak. Bu duygu değişimleri hoşuna gidecek. Bu gizemli hava onun için oyuna dönüşecek. Dayanamayıp fırsat olan, açık kapıyı değerlendirecek. Kutuyu açacak. Annesi bütün bu aşamaların gerçekleşeceğini bildiği için ufaklığa Oyun Tadında 'GERÇEKLER' hazırlamıştı. En iyi yolun bu olduğunu düşünmüş uygulamaya koymuştu.

     
   Kahve renginin en güzel tonu olan gözlerini  iki yana hızlıca çeviriyor, babasından aldığı koca dudakları yarı aralık olmuş ona şapşal görüntüsünde yardım ediyordu. Sarı saçları,  her kafasını çevirdiğinde; üfleyince tüyleri uçuşan beyaz kafalı çiçek gibi dağılıyordu. Bembeyaz teni gün geçtikçe parlıyordu. Babası arkadaşlarına şöyle diyordu; annesi doğururken yıldız tozunu fazla kaçırmış olmalı! Kutuyu aralayınca gözleri kendisini bekleyen kitaba ilişti. Defteri andırıyordu, krem ağırlıklı isimsiz boyutu diğer kitaplara kıyasla biraz daha küçüktü. Heyecanla nefesini tutup, kitabı kavradığı gibi koşarak ikinci kata yöneldi. 'Arka balkon' dedi sırıtarak, yaydı yanaklarını. 'Arka balkon Sandık Arkası' dedi kendini tekrar onaylarcasına.  Koştu, çalışma odasına girdi. Araladı balkon kapısını çıplak ayaklarıyla, sandığın arkasına koştu. Soğuk zemine küçük poposunu yerleştirdi. Oyunu gayet zevkli ilerliyordu. Annesi bahçede toprakla oyalanırken, o işini bitirip kitabı geri yerine koyacak, görevini tamamlayıp kahraman gibi gülümseyecekti etrafa. Annesi biliyordu. Kendisi bilmiyordu bu oyunun, oyun olmadığını. Açtı kapağı okumaya başladı ufaklık.. Minicik elleri kavradı sayfaları..
 
   "Evvel zaman içinde, güzeller güzeli kızıma hikaye yazacağım. Güneşin rengini çalmış saçlarını anlatırken, toprağın en güzel tonuna sahip gözlerinden bahsedeceğim, çilekten tatlı dudaklarını söylemeyi unutmayacağım. Teni için yıldızların çok emeği olduğunu araya sıkıştıracağım. Güzeller güzelimi anlatmak için bütün doğayı sergilemeye ihtiyaç duymayacağım, aynayı kızıma tutacağım. Bu oyun en güzel oyun! 'Yolumuz kısa,yaşayacaklarımız uzun' der baban. Gizem burada. kalp atışların kelimelerde olsun...
  Yelkovan akrebi kovalar, günler ay olur..Sonsuz zamanda, sonlu yaşamlar yaşarız. Zihnimiz kadar özgür olur, bedenimiz kadar kısıtlanırız. Yaşamın anlamını diğer insanlardan soyutlar farkımızı yaratırız. Her karşıt düşünce; bir farklılık demek. Düşünsene çeşitliliği güzeller güzelim! Bu kadar çok farklılığın içinde aynı olan şey; herkesin farklı olması. Döngü diyoruz bu karışık görünen denkleme. Şimdi sıra aynı olanda. Sevgi. Sevgi demek; SEN demek.  Arkadaşların,teyzen,çevrendekiler demek. Meydana gelişimiz..Duyguların ve bedeninin 'tamamlanması' ile oluşan kudretli eylem; yaratmak! O kadar aşırı sevmişim ki, öyle aşk yaratmışım ki, ellerin, ayakların, her parçan, gözeneğin huzurla taşmış. Sen; sevginin minik tohumu,fidanı,çiçeği,ağacı.. Büyüdükçe güzelleşen parçam vakti zamanı geldiğinde tamamlanacak sende yaratacaksın..Yollar kısa yaşayacakların uzun olacak. Döngüye adımı attığında gülümseyeceksin. Çünkü sen gülüşlerle yaratıldın. Karnımın içinde çoğalan kelebekler vardı. Her biri babana aitti. O kadar çoğaldılar ki, çok gıdıkladılar. Sığamayıp kavanozları kırdılar. Beni gökyüzüne kadar havalandırdılar. Güldüm.. güldümm o kadar çok güldüm ki. Karnımın içinde uçmayı bıraktıklarında geri yer yüzüne düştüm..Sonra bir baktım ki kelebekler kendini tamamlamış, seni meydana getirmiş. Desenlerinde doğayı barındıran kanatları güzelliğini, Aşk'ım  ise zihnini oluşturmuş. İlk önce tohum, şimdilerde ise fidan sonrasında çiçeklerinle kudretli bir ağaç olacak köklerini salacaksın. Yaşamının her an'ında sevgiyle bakacak, güzellikler göreceksin neden mi? çünkü sen devasal bir AŞK'ın kanıtısın. Sen sevginin sunduğu en güzel esersin! Benim en değerli parçamın parçası ve bizi tamamlayansın. Annen, baban, arkadaşların gördüğün herkes tıpkı senin gibi; anne ve babasının tamamlayanı.. Öncelikle ne kadar yüce olduğunu kavrayacaksın ve sonra etrafındaki her bir insanında seninle aynı olduğunu öğreneceksin.. İlerleyen her bir sayfada geçmişi göreceksin, şu'an ve geleceği. Ömrünün sonuna kadar sana eşlik edecek kelimeler, cümleler çıkardım. Sana yardımcı olsunlar diye..Ama öncelikle oturduğun soğuk zeminden kalk, kitabın için kendine 'gizli' bir yer bul, onu şimdilik oraya bırak  ve babanın yanına git. Ona öyle bir öpücük ver ki evren yankılansın! ki oyunumuzun başladığının işaretini alayım..


                                      ***
    Kalbi ağzında koşarak kitaba 'gizli' yer bulmalıyım derken çalışma odasında asılı olan annesinin yaptığı tabloya çarpar dikkati. Hemen kitabı şasenin arkasına yerleştirir ve babasını arar evin içinde. Anne ile beraber mutfakta görünce atlar kucağına. Babasının yanaklarını minicik parmaklarıyla avuçlar dünyanın en büyük öpücüğünü dudaklarında toparlar ve öper! Anne yaydığı gülümsemesiyle göz kırpar kızına. Mesaj yerine ulaşır. Baba ise şımarmış yanaklarıyla başlar miniği avuçlamaya  " tatlı sütüm beniim! "

Popular Posts